Hayat, bazen beklenmedik sürprizlerle doludur. 100 yaşındaki iki kadın, bu sürprizi en iyi şekilde değerlendirenlerden. Uzun yaşamın sırlarını merak edenler için, diyet ve egzersizin ötesinde çok daha derin sırlar barındırıyorlar. Bu iki kadın, yüzyılı geride bırakmalarının ardından akıl almaz hikayelerini ve yaşam felsefelerini paylaşıyor. Son günlerde, dünya genelinde uzun yaşam konusunu irdeleyen pek çok araştırma ve makale yayımlanırken, bu iki yaşlı bayanın görüşleri de merak uyandırıyor. Onların göre, sağlıklı yaşam için alışılmışın dışında önerilerde bulunuyorlar.
Birincisi, 100 yaşındaki Clara, hayatında hiçbir zaman diyet yapmadığını, bunun yerine kendisini iyi hissettiren yiyecekleri seçtiğini vurguluyor. Onun için en önemli şey; ruh hali, mutlu olmak ve sevdikleriyle vakit geçirmek. Clara, "Yemek yapmanın bir sanat olduğunu düşünürüm. Yiyeceğiniz her şeyin bir anlamı olmalı" diyor. Ayrıca, stresin yaşam süresi üzerindeki etkisine de dikkat çekiyor. Gündelik hayatta karşılaştığı sorunları asla dert etmediğini, bunun yerine her zaman bir çözüm yolu aradığını belirtiyor.
İkinci kadın ise Helen, yaşamı boyunca birçok zorlukla karşılaşmış, ancak asla pes etmemiş. Onun için yaşamın kalitesi, beslenme veya egzersizin ötesinde, insan ilişkilerinin derinliğinde yatıyor. Helen, uzun yaşamın sırlarını şöyle açıklıyor: "İlişkilerimizi güçlendirmek ve sevdiklerimizle güzel anılar biriktirmek, yaşam kalitemizi artırıyor. Hayatım boyunca yaptığım en önemli şey, sevdiklerime zaman ayırmak ve onlarla tanışmak oldu. Birlikte geçirdiğimiz anlar, yaşamımın en değerli hazineleri." diyerek insan ilişkilerinin önemine değiniyor.
Clara ve Helen gibi kadınlar, toplumda sıkça dile getirilen “sağlıklı yaşam” algısının sınırlarını zorluyorlar. Onlar, zihin sağlığının beden sağlığı kadar önemli olduğuna vurgu yapıyor. Diyet ve egzersiz gibi kalıplaşmış kavramların ötesinde, psikolojik sağlığın, mutluluğun ve sevginin de uzun yaşam üzerindeki etkilerini sorgulamanızı sağlıyorlar. Clara, “Her sabah gülümsemek ve bu dünyaya bir minnetle uyanmak gerekiyor. İnsan kendine nasıl bir yaşam çiziyorsa, o yaşam ona geri dönüyor" ifadeleriyle durumu özetliyor.
Dünya genelinde hemen hemen herkes uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmenin yollarını aramaktadır. Ancak Clara ve Helen, eski alışkanlıkları ve yaygın inançları sorgulamanız gerektiğini savunuyor. Bu iki muhteşem kadının görüşleri, yaşamınız üzerine düşünmenizi sağlayabilir. Belki de diyet yapmadan veya egzersiz yapmak zorunda kalmadan, sevdiklerinizle daha fazla vakit geçirerek ve mutlu bir yaşam sürerek de uzun ve sağlıklı yaşamanız mümkün. Unutmayalım, asıl mesele uzun yaşamayı değil, sağlıklı bir şekilde yaşamak için ne tür bir yaşam sürmek istediğimizdir.
Sonuç olarak, uzun yaşamın sırrı, yalnızca diyet ve egzersiz değil, aynı zamanda ruh halimiz, insan ilişkilerimiz ve hayata karşı olan tutumumuzda yatıyor. Clara ve Helen'in hikayeleri, hayatı dolu dolu yaşamak için ilham veriyor. Siz de bu iki kadının hayat felsefesinden yararlanarak yaşamınıza yeni bir yön verebilirsiniz. Uzun ve sağlıklı bir yaşam dileğiyle!