Son günlerde dünya genelinde yankı uyandıran bir gelişme, İsrail ordusunun Gazze’de yürüttüğü askeri operasyonlar sırasında hayatını kaybeden çocuk sayısının 500’ü aşması. 21 gün boyunca devam eden çatışmalar, uluslararası insan hakları kuruluşları tarafından büyük bir endişe ile takip edilirken, mağduriyetlerin boyutu her geçen gün daha da net bir şekilde ortaya çıkmakta. Özellikle savaşın en savunmasız kesimi olan çocukların yaşadığı trajedi, sadece bölgedeki insanları değil, küresel kamuoyunu da derinden sarsıyor.
İsrail ordusunun 21 gün süren askeri operasyonu, bölgede büyük bir yıkıma neden oldu. Saldırılar sonucu, Gazze'nin alt yapısının yanı sıra sağlık sisteminin de büyük zarar görmesi, hastanelerde acil müdahale gerektiren durumları artırdı. Aileler, kayıplarını yaşarken, temel ihtiyaçların karşılanması da gittikçe zorlaşmakta. UNICEF ve diğer insan hakları kuruluşları ise bu durumu “afeti” olarak nitelendiriyor. Gazze'deki çocukların yaşadığı bu travmanın, uzun yıllar boyunca etkilerini sürdüreceği öngörülmekte.
Birçok ülke ve uluslararası kuruluş, İsrail'in bu insan hakları ihlâlini kınarken, bazı devletlerin ise duruma karşı sessiz kalması dikkat çekici. Birleşmiş Milletler, özellikle çocukların korunmasına yönelik acil önlemler alınması gerektiği yönünde çağrılarda bulundu. Hükümetler ve uluslararası topluluk, bölgedeki barış sürecinin ne kadar hayati olduğunu vurguladı. Gelecekte, Gazze'deki çocuklarla ilgili yapısal sorunların ele alınmadığı takdirde, benzer dramların tekrarlanabileceği endişesi taşıyan uzmanlar, kalıcı bir çözüm sağlanmaması durumunda savaş sonrası travmaların derinleşeceğini belirtiyorlar.
Olay ile ilgili yapılan analizler ve raporlar, çocuk ölümlerinin artışını sadece askeri çatışmalara değil, aynı zamanda temel insan hakları ihlâllerine de bağlıyor. Okul, oyun alanları, sağlık ocağı gibi çocukların en fazla bulunduğu bölgelerin hedef alınması, bu sıkıntının boyutunu gözler önüne seriyor. Dolayısıyla, İsrail ordusunun stratejilerinin gözden geçirilmesi ve savaşın en masum kurbanları olan çocuklar için uluslararası koruma mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiği açıktır.
Bütün bu gelişmeler ışığında, hem insani hem de siyasi yönleriyle gündeme gelen bu kanlı çatışmanın sona ermesi ve Gazze’de barışın yeniden sağlanabilmesi için uluslararası toplulukların harekete geçmesi büyük önem taşıyor. Unutulmamalı ki, savaşlarda kaybedilen her bir hayat, sadece bir bireyin değil, aynı zamanda tüm insanlığın kaybıdır.
İlk aşamada uluslararası yardım kuruluşlarının harekete geçirilmesi ve bölgede acil insani yardımların ulaştırılması, devamında ise kalıcı çözüm yollarının bulunması için geniş çaplı diplomatik çabaların artırılması, böyle trajedilerin bir daha yaşanmaması adına elzemdir. Gazze’deki çocukların geleceği, sadece onların değil, tüm insanlığın ortak sorumluluğudur. Bu şartlarda, dünya kamuoyunun sesini duyurması ve etkili önlemler almaya teşvik edici adımlar atması, yalnızca Gazze’deki değil, tüm dünyadaki savaş mağdurlarının yaşadığı dramların sona erdirilmesine yardımcı olacaktır.