Son dönemde tarım sektörü, çeşitli düzenlemeler ve yaptırımlar ile gündemden düşmüyor. Özellikle 2023 yılının ortalarında gündeme gelen ve çiftçilerin üretim sürecini etkileyen yeni bir yönetmelik, tarım alanında önemli tartışmalar başlattı. Çiftçilere, mahsul toplama süreleri konusunda getirilen sıkı düzenlemeler, birçok üreticinin isyan etmesine neden oldu.
Tarım ve Orman Bakanlığı, hayvancılık ve tarım ürünlerinin korunması amacıyla yeni bir yönetmelik yayınladı. Bu yönetmelik, özellikle tarım ürünlerinin toplama sürelerini belirli bir çerçeveye oturtarak, çiftçilerin üretim programlarını daha dikkatli planlamalarını hedefliyor. Ancak çiftçilerin bu yeni düzenlemeye uyum sağlaması beklenirken, uzun yıllardır sürdürülen geleneksel üretim pratiklerinin hiçbir şekilde dikkate alınmaması nedeniyle birçok çiftçi büyük sorunlar yaşamaya başladı. Yönetmelik gereği çiftçiler, ürünlerini hasat ettikten sonra belirli bir süre boyunca açık alanlarda bulundurmak zorunda kalıyor. Ancak bu süre zarfında çiftçilerin mahsulünü satabilmesi ve buna bağlı olarak gelir elde etmesi de zor bir hale geliyor.
Yeni yönetmelikte yer alan kısıtlamalara uymayan çiftçilerin karşılaştığı ceza miktarı ise oldukça dikkat çekici. Eğer bir çiftçi belirlenen süre içerisinde ürünlerini toplamazsa, birikmiş ceza miktarı 387 bin 141 lirayı bulabiliyor. Bu durum, özellikle küçük ölçekli çiftçileri derinden etkilemekte ve birçok çiftçinin borç yükünü artırmaktadır. Üreticiler, bu yüksek ceza miktarının tarımsal sürdürülebilirlikte büyük tehditler oluşturduğunu ve çoğu çiftçinin işlem yapmasını imkânsız hale getirdiğini vurguluyor. Çiftçiler, bu uygulamanın adaletli olmadığını ve kendilerinin bu tür ağır yaptırımlara maruz kalmamaları gerektiğini dile getiriyorlar.
Çiftçi birlikleri ve dernekleri, bu durum üzerine harekete geçerek, Tarım ve Orman Bakanlığı ile görüşmeler yapmaya başladı. Çiftçilerin lehine olacak düzenlemelerin yapılmasını talep eden çiftçi temsilcileri, bu yasakların ancak tarımın sürdürülebilirliği için uygun şekilde düzenlenmesi gerektiğini belirtiyorlar. Aynı zamanda çiftçilerin, yıllardır süregelen ekonomik krizle birlikte iç içe geçen tarımsal zorluklar nedeniyle ürünlerini sağlıklı bir biçimde yetiştiremediğini ve bu şartlarda yüksek ceza miktarlarının çiftçilerin belini daha da bükmekte olduğunu ifade ediyorlar.
Çiftçilerin yüz yüze kaldığı bu zor durum, sadece bireysel değil, tüm tarım sektörü dinamikleri üzerinde de etkili oluyor. Tarım ürünlerinin fiyatları, ürün arzındaki bu tür kısıtlamalar nedeniyle artış gösterirken, gıda güvenliği konusunun da tehlikeye girdiği düşünülüyor. Üreticilerin yüksek ceza miktarları nedeniyle ürünlerini tedarik edebilme yeteneklerinde azalmalar yaşanmaktadır.
Uzmanlar, bu tür ağır düzenlemelerin sadece tarım sektörünü değil, aynı zamanda gıda tedarik zincirini de derinden etkileyebileceğine dikkat çekiyor. Tarımda sürdürülebilir uygulamaların teşvik edilmesi gerektiğini fakat bunun yanında çiftçilerin de haklarının korunması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, bu dengenin sağlanamaması durumunda Türkiye'nin tarımsal bağımsızlığının büyük tehdit altında olacağı görüşünde birleşiyorlar.
Sonuç olarak, yeni yönetmelikler ile getirilen kısıtlamalar ve sonuç olarak oluşan yüksek ceza miktarları, çiftçilerin ekonomik durumunu tehdit etmekte ve tarımın geleceği konusunda kaygılara yol açmaktadır. Çiftçiler, kendi haklarını savunabilmek için seslerini yükseltirken, kamuoyunun da bu konudaki gelişmeleri dikkatle takip etmesi önemlidir. Tarım sektörünün bu zorlu sürecinde, çözümler üretmek ve ekosistemi korumak için gerekli adımların ivedilikle atılması gerektiği bir kez daha gün yüzüne çıkıyor.