Teknoloji hızla gelişirken, birçok geleneksel meslek ve zanaat unutulmaya yüz tutmuş durumda. Ancak, bazı insanlar bu kaybolmuş değerleri yaşatmaya devam ediyor. Bu olumlu durumu somutlaştırmak için Iğdır'da yaşayan Ali Beyaz, uzun yıllar boyunca sürdürdüğü dondurmacılık mesleğini başta çocukları olmak üzere, torunlarına aktarmaya kararlı. Ali Beyaz’ın hikayesi, sadece bir baba ve meslek ilişkisi değil, aynı zamanda geleneksel değerlerin ve emeğin ne denli önemli olduğunu da gözler önüne seriyor.
Ali Beyaz, 30 yıldır dondurma işiyle uğraşıyor. İleri yaştaki bu usta, teknolojiyle dolu bir dünyada hala el yapımı dondurma üretmenin kıymetini biliyor. "Babanızın yaptığı dondurmayı yemek başka bir şey. Bio-dondurma diyorlar ama bizimki bu teknoloji nesneleri gibi değil, el emeği, göz nuru." diyerek farkını belirtiyor. Ali Beyaz, modern yöntemlerle üretilen dondurmaların, geleneksel tariflerin ve doğal malzemelerin özünü barındırmadığını savunuyor. Geleneksel zanaatlar, sadece bir meslek değil, bir yaşam tarzı, kültürel bir miras olarak da değerlendirilmeli.
Bu bağlamda, birçok geleneksel üretim ve el işçiliği kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış durumda. Ancak Ali Beyaz, çocuklarına ve torunlarına bu mirası aktarmak için her gün dükkanında vakit geçiriyor. Bu mirası daha güçlü bir şekilde yaşatmak adına, genç nesli işin içine katmayı hedefliyor. Torunları işin mutfağında ona yardımcı olurken, eski usul dondurma yapımının inceliklerini öğreniyorlar. Ali Beyaz, "Torunlarım bu zanaatı öğrenmediği taktirde yok olup gidecek. Onları eğitmek benim için büyük bir sorumluluk" diyor.
Bazılarının teknoloji ile uğraşırken geleneksel zanaatleri bir kenara attığını düşünebiliriz. Ancak Ali Beyaz için bu tam tersi bir durum. O, teknolojiyi işinde bir yardımcı olarak kullanmayı tercih ediyor. Örneğin, sosyal medyada yaptığı paylaşımlar sayesinde, daha geniş kitlelere ulaşabilmekte. İnternet üzerinden sipariş almayı da öğrenen Ali Beyaz, bu durumun işine büyük katkı sağladığını belirtiyor. "Geleneksel dondurma yapmak harika, ama günümüzde sosyal medyayı kullanmam da hedeflerimi gerçekleştirmem için çok önemli." diyerek düşüncelerini paylaşıyor.
Ali Beyaz'ın hikayesi, sadece bir dondurmacının hikayesi değil, aynı zamanda nesiller arası bir köprü kurmanın, geçmişle geleceği birleştirmenin de bir örneği. Çocuklarının, torunlarının gözünde hayat bulmakta olan bu meslek, aynı zamanda toplumda zanaatlerin önemini hatırlatıyor. Babasının dondurmacılığını hayatına yansıtan torunları da, durmadan değişen bu dünyada kültürel mirasa sahip çıkmanın kıymetini anlamaya başlıyor.
Sonuç olarak, Ali Beyaz ve onun gibi mesleklerine sadık kalan bireyler, sadece kendi zanaatlerini yaşatmakla kalmıyor, aynı zamanda genç neslin bu değerleri tanımasına ve sahipleneceğine olan inançlarını da tazeliyorlar. Teknoloji her alanda yaygınlaşırken, geleneksel zanaat ve el işleri için de bir yol haritası oluşturabiliriz. Bu bağlamda, Ali Beyaz’ın hikayesini, sadece dondurma üretimi açısından değil, aynı zamanda kültürel bir mirası yaşatma görevi açısından da göz önünde bulundurmalıyız.
Ali Beyaz’ın bu çabaları, teknoloji karşısında geleneksel mesleklerin ve değerlerin nasıl bir güçle dirilebileceğinin bir göstergesi ve gelecek nesillere aktarılması gereken bir miras niteliği taşıyor. Torunları için sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi haline gelen dondurmacılık, Ali Beyaz’ın azmi sayesinde daha da güçlenerek varlık gösterecek gibi görünüyor.
Bu hikayenin başarısıyla birlikte, başka ustaların ve zanaatkarların da teknolojiyi nasıl adapte ettiğine dair yeni örnekler görmek, günümüzde geleneklerin modern dünya ile nasıl buluştuğunu gözler önüne serecektir. Ali Beyaz gibi bireyler sayesinde, geleneksel zanaatlar, modern teknolojinin gölgesinde kaybolmaktan kurtulabilir. Böylelikle, geçmişin değerli mirası gelecek nesillere en iyi şekilde aktarılabilir.