Son günlerde Türkiye’nin birçok bölgesinde etkili olan soğuk hava koşulları, zirai don olaylarına neden oldu. Özellikle tarım alanında büyük kayıplara yol açan bu durum, 36 ili etkisi altına aldı. Çiftçiler, don zararının yanı sıra mahsul kaybı ve maddi sıkıntılarla da karşı karşıya kalırken, uzmanlar bu durumun tarım ekonomisi üzerindeki olası etkilerini değerlendirmeye başladı.
Zirai don, bitkilerin yaşamını tehdit eden, özellikle de sıcaklıkların gece saatlerinde sıfırın altına düştüğü durumlarda meydana gelen bir olgudur. Tarımsal ürünlerin özellikle çiçeklenme döneminde veya genç filiz aşamasında don olaylarına maruz kalması, ciddi hasarlara yol açabilir. Zira don, bitkilerin hücre içindeki suyun donarak genleşmesine neden olur ve bu da hücre yapısının hasar görmesine yol açar. Türkiye’de son günlerde oluşan bu durum, meyve ağaçları, sebzeler ve tahıllar gibi birçok ürün grubu için risk oluşturuyor.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 36 ilde zirai don nedeniyle tarım ürünlerinde büyük kayıplar yaşandı. Özellikle Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinde, don olaylarının en çok etkilediği ürünler arasında zeytin, badem, elma ve nar gibi meyve ağaçları yer alıyor. Çiftçiler, ürünlerin don nedeniyle olumsuz etkilenmesinin yanı sıra fiyat dalgalanmalarından da endişe ediyor.
Bu durum, önümüzdeki dönemde ürün arzında azalışa neden olabileceği için tarım piyasasında fiyatların yükselmesine ve gıda enflasyonunun artmasına sebep olabilir. Çiftçiler, don nedeniyle yaşanan mahsul kayıpları için devletin bir an önce müdahale etmesini beklerken, tarım uzmanları çiftçilerin zararlarının en aza indirilmesi için acil eylem planlarının devreye sokulması gerektiğini vurguluyor. Çiftçilerin, zarar tespitinin hızlı bir şekilde yapılması ve yardım paketlerinin bir an önce açıklanması gerektiği belirtiliyor.
Sonuç olarak, zirai don olayları, önemli tarım ürünlerinde büyük kayıplara yol açarak üreticileri zor durumda bırakırken, bu durumun etkileri tüm toplum için hissedilebilir hale geliyor. Tarım sektörünün can damarı olan çiftçiler, bu tür doğal afetten en az zararla çıkabilmek için hem yetkililerden destek bekliyor hem de gelecekte benzer durumlarla karşılaşmamak için bilgi ve teknolojiye daha fazla yatırım yapılması gerektiğini düşünüyor. Gıda güvencesinin sağlanması ve tarımda sürdürülebilirliğin önem kazandığı bu dönemde, devletin ve ilgili kurumların alacağı tedbirlerin önemi bir kat daha artıyor.
Özetle, zarar gören tarımsal ürünlerin bir an önce değerlendirilmesi ve çiftçilerin desteklenmesi, hem yerel ekonominin yeniden canlanması hem de gıda güvenliğinin sağlanması açısından kritik bir öneme sahip. Türkiye’nin bu tür hava koşullarına karşı daha dirençli bir tarım yapısına kavuşması için gerekli adımların atılmasına ihtiyaç duyuluyor.